Sağlık

Cinselliğin Manevi Yönü: İnsanlar Birlikte Oldukları İnsanların Travmalarını Gerçekten Taşıyor mu?

Travma; Duygusal ya da fiziksel bir zarar nedeniyle kişinin kendini tehdit altında ve çaresiz hissetmesi sonucu ortaya çıkan derin ve şok edici gerilim tepkileridir. Travmatik deneyimler, kişinin cinsellik ve bağlantı kurma dahil olağan rutinlerini önemli ölçüde bozabilir. Bazen partnerler arasında çeşitli zihinsel veya fiziksel semptomlara neden olabilir.

İşte uzmanlar tarafından geniş çapta tartışılan geçmiş travmalar ve ilgi alanları hakkında herkesin bilmesi gerekenler!

Öncelikle travmanın ne olduğunu açıklayalım.

Travma, geçmişte rastgele bir anda meydana gelmiş olabilecek korkunç ve acı verici bir olaya verilen duygusal tepkidir. Beklenmedik ölüm, doğal afet, cinsel saldırı, aile içi şiddet, yoksulluk gibi sarsıcı olayların hepsine travma denir. İlişki partnerleri bilinçli ya da bilinçsiz olarak hâlâ geçmiş travmaların izlerini taşıyabilir.

Peki travmanın belirtileri nelerdir ve her zaman aynı mıdır?

Her travma kişide farklı etki yaratır ve dikkati farklı şekilde etkiler. Genel olarak baş ağrısı, depresyon, anksiyete, gerginlik bozukluğu, inkar, sürekli endişe ve korku gibi belirtiler sık ​​görülen travma belirtileri arasındadır. Bazen belirtiler kısa süreli olabilse de bazen uzun yıllara yayılarak ilişkiyi ve karşı tarafı önemli ölçüde etkileyebilir.

Geçmişte yaşanan travmalar hem birey hem de ilişki üzerinde baskı oluşturabilir.

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), çocuklukta veya yetişkinlikte yaşanan travma nedeniyle mevcut bağlanma kalıplarını değiştirebilir. Geçmiş deneyimler kişinin bağlanma stillerine ve bağdaki davranışlarına yansıyabilir. Bazı insanlar bir ilişkide izole olmayı tercih ederken, diğerleri ısrarcı ve saldırgan olabilir, bu da ortaklar arasında sık sık sorunlara ve tartışmalara neden olabilir.

Travmaya bağlı gerginlik, cinsel ilgi deneyimini etkiler ve kişinin saldırganlaşmasına neden olabilir.

Travmanın yarattığı çaresizlik, hayal kırıklığı, öfke gibi karmaşık duygular ilişkideki fiziksel engelleri artırabilir. Ancak bu durum, yaşanan travmanın biçimine, şiddetine ve birey üzerindeki etkisine göre bağa farklı şekillerde yansır.

Travmalar kişinin cinsel hayatını ve yaşam tarzını derinden etkileyerek karşı tarafa zarar vermesine neden olabilir.

Bir kişinin yaşadığı travmayı doğrudan karşı tarafa aktarıp aktarmadığı henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte, temas halinde olan bireylerin birbirlerinin duygu, tutum ve eylemlerinden etkilendikleri bir gerçektir. Özellikle iyileşmeyen travmalar kişinin bağları da dahil olmak üzere tüm yaşamını etkiler. Bu durum karşı tarafla bağ kurma biçimini değiştirerek ilişkinin daha manipülatif, gergin ve istikrarsız hale gelmesine neden olabilir.

Travmayla bağlanma söz konusu olduğunda bir rutin vardır ve zayıf taraf durumun berbat olduğunu bilse bile ayrılmak istemeyebilir.

Travma bağı olarak da bilinen bu durum genellikle istismarcı ile mağdur arasındaki ilişkiyi tanımlar. Bu tür ilişkilerde mağdur olan taraf, ne kadar manipülatif olursa olsun ekonomik nedenlerden, alışkanlıktan ya da karşı tarafla duygusal yakınlıktan dolayı ilişkiyi sonlandıramayabilir. İstismarcı taraf, partnerine baskı uygulayarak bağda kalmaya zorlayabilir. Kavga-seks döngüsüne sahip olan bu ilişkilerde genellikle her iki tarafta da duygular ağır olur ve hem seks hem de kavga dorukta yaşanabilir.

İlişkide bir tarafı etkileyen bir durum karşı tarafın çaresiz ve umutsuz hissetmesine neden olabilir.

Travma sonrası bireyde kaygı ve uyarılmanın artması çeşitli hormonal ve nörolojik nedenlere dayanmaktadır. Bu durumda beyin, kışkırtıldığında olduğu gibi tepki verebilir ve bu da vücudun biyolojik işlevinde bir farklılığa yol açabilir. Bazen panik atakla birlikte gelişen bu durumlar partnerin fiziksel ve duygusal deneyimini bozabilir ve karşı tarafta üzüntü, depresyon, gerginlik, kaygı gibi ek sorunların oluşmasına neden olabilir.

İlişkiyi daha sağlıklı hale getirmek için farklı gerginlik azaltma teknikleri kullanılabilir.

Araştırmaya göre; Birbirleriyle dürüst iletişim geliştiren, travma bağı olmayan ama geçmiş travmalarını konuşabilen partnerler, yaşanan korkunç olayların kısa sürede üstesinden gelebilir ve birlikte güçlenebilirler. Partneriyle daha fazla yakınlık kurma ve yaşam kalitesini artırma aşamasında olan kişiler, travma sonrası stresle baş etmek için meditasyon, yoga, spor ve nefes egzersizleri gibi çeşitli uygulamaları deneyebilir.

Travmanın aktarımını önlemek ve yaşam kalitesini artırmak için psikolojik tedavi almak en etkili yöntemdir.

Bununla; Travmanın ilişkileri, cinsel yaşamı ve genel olarak yaşamı ciddi şekilde etkilediği durumlarda bir terapiste danışmak tercih edilebilecek en etkili tedavi yöntemidir. Bireylerin tek başına ya da çift olarak katılacağı seanslar ihtiyaca göre belirlenmekte ve travmanın doğrudan kaynağının bulunmasına ve gerilim unsuru olmaktan çıkarılmasına odaklanılmaktadır. Bu sayede hem kişinin davranışları hem de yaşam biçimi çok daha sağlıklı ve sürdürülebilir hale gelir. Travmanın karşı tarafta bıraktığı izler de kontrollü bir şekilde azaltılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu